Bismillahirrahmanirrahim
İnsan, şu kâinat içinde pek nâzik ve nâzenin bir çocuğa benzer. Zaafında büyük bir kuvvet ve aczinde büyük bir kudret vardır. Çünkü, o zaafın kuvvetiyle ve aczin kudretiyledir ki, şu mevcudât, ona musahhar olmuş. Eğer insan zaafını anlayıp, kâlen, halen, tavren duâ etse ve aczini bilip istimdâd eylese, o teshîrin şükrünü edâ ile beraber, matlûbuna öyle muvaffak olur ve maksadları ona öyle musahhar olur ki, iktidar-ı zâtîsiyle onun aşr-ı mîşârına muvaffak olamaz. Yalnız, bâzı vakit, lisân-ı hal duâsıyla hâsıl olan bir matlûbunu, yanlış olarak kendi iktidarına hamleder. Meselâ, tavuğun yavrusunun zaafındaki kuvvet, tavuğu arslana saldırtır. Yeni dünyaya gelen arslanın yavrusu, o canavar ve aç arslanı kendine musahhar edip, onu aç bırakıp kendi tok oluyor. İşte, cây-ı dikkat, zaaftaki bir kuvvet ve şâyân-ı temâşâ bir cilve-i rahmet!.. Nasıl ki, nazdar bir çocuk, ağlamasıyla, ya istemesiyle, ya hazin haliyle, matlûblarına öyle muvaffak olur ve öyle kavîler ona musahhar olurlar ki, o matlûblardan binden birisine, bin defa kuvvetciğiyle yetişemez. Demek zaaf ve acz, onun hakkında şefkat ve himâyeti tahrik ettikleri için, küçücük parmağıyla kahramanları kendine musahhar eder.
Şimdi, böyle bir çocuk, o şefkati inkâr etmek ve o himâyeti ittiham etmek sûretiyle, ahmakâne bir gururla, "Ben kuvvetimle bunları teshîr ediyorum" dese, elbette bir tokat yiyecektir. İşte, insan dahi, Hâlıkının rahmetini inkâr ve hikmetini ittiham edecek bir tarzda küfrân-ı nimet sûretinde, Kârun gibi "Ben kendi ilmimle, kendi iktidarımla kazandım" (Kasas Sûresi: 78.) dese, elbette sille-i azaba kendini müstehak eder. (Sözler 23. Söz sh.296)
Bediüzzaman Said Nursi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder