Translate

18 Eylül 2010 Cumartesi

Kainat kudret kalemiyle yazılıyor

Bismillahirrahmanirrahim
Fâtiha-i Şerifenin bir muhtasar hülâsası
BİRİNCİ KELİME

 
للهِ اَلْحَمْدُ dır. Bundaki hüccet-i imaniyeye gayet kısa bir işaret:
Evet, kâinatta medâr-ı hamd ve şükür olan kastî in’âmlar ve nimetler, hususan kan ve fışkı içinden sâfî, temiz, gıdalı sütü âciz yavrulara göndermek ve ihtiyarî ihsanlar ve hediyeler ve merhametli ikramlar ve ziyafetler zemin yüzünü, belki kâinatı doldurmuş. Onların fiyatı dahi, başta Bismillâh, âhirde Elhamdü lillâh, ortada nimette in’âmı hissetmek ve Rabbini onunla tanımaktır.

Sen kendi nefsine, midene, duygularına bak. Ne kadar şeylere, nimetlere muhtaçtırlar. Ve ne derece hamd ve şükür fiyatıyla rızıkları, lezzetleri isterler, gör; her zîhayatı kendine kıyas eyle. İşte bu umumî in’âmlar mukàbilinde hal ve kàl dilleriyle edilen hadsiz hamdler, pek kat’î bir surette bir Mâbud-u Mahmud, bir Mün’im-i Rahîmin mevcudiyetini ve umumî rububiyetini güneş gibi gösterir.

İKİNCİ KELİME

الْعَالَمِينَ رَبِّ dir. Bundaki hüccete gayet kısa bir işaret:
Evet, biz gözümüzle görüyoruz ki, bu kâinatta binler değil, belki milyonlar âlemler, küçük kâinatlar, ekseri birbiri içinde, herbirinin idaresi ve tedbirinin şeraiti ayrı ayrı olduğu halde, öyle bir mükemmel terbiye, tedbir, idare ediliyor ki, bütün kâinat bir sahife gibi her an nazarında ve bütün âlemler birer satır gibi kalem-i kudret ve kaderiyle yazılır, tazelenir, değişir. Bir nihayetsiz rububiyet içinde nihayetsiz bir ilim ve hikmet ve ihatalı hadsiz bir rahmet ve dikkatle bu milyonlar âlemleri ve seyyal kâinatları idare eden bir Rabbü’l-Âlemînin vücub u vücuduna ve vahdetine küllî ve cüz’î şehadetler, zerreler ve zerrelerden terekküp eden mevcutlar adedince hadsiz, nihayetsiz şehadetler her an ve zaman geliyorlar.
Zerrat tarlasından tâ manzume-i şemsiyeye, tâ Samanyolu denilen kehkeşan dairesine ve bir hüceyre-i bedenden tâ zemin mahzenine, tâ kâinat heyet-i mecmuasına kadar aynı kanun, aynı rububiyet, aynı hikmetle beraber idare ve terbiye eden bir rububiyeti tasdik ve hissetmeyen, bilmeyen, görmeyen bir insan, elbette hadsiz bir azaba kendini müstehak eder ve merhamete liyakatini selb eder. (Şualar Elhüccetüzzehra 15. Şua)
Bediüzzaman Said Nursi

Hiç yorum yok: