Translate

3 Ocak 2011 Pazartesi

Nur talebelerinin mesleği...

Bismillahirrahmanirrahim

Kur'ân-ı Hakîmin sırr-ı hakîkatiyle ve i'câzının tılsımıyla, benim ve Risâle-i Nur'un programımız ve mesleğimiz ve bilfiil semeresini gördüğümüz ve çalıştığımız ve gâye-i hareketimiz ve hedefimiz, ölümün îdâm-ı ebedîsinden îmân-ı tahkîkî ile bîçareleri kurtarmak ve bu mübârek milleti de her nevî anarşîlikten muhâfaza etmektir. (Emirdağ Lâhikası-I, s. 27)
Mesleğimiz sırr-ı ihlasa dayanıp, hakaik-ı îmaniye olduğu için, hayat-ı dünyaya, hayat-ı içtimaiyeye mecbur olmadan karışmamak ve rekabet ve tarafgirliğe ve mübarezeye sevk eden hâlâttan tecerrüd etmeye mesleğimiz îtibariyle mecburuz. Binler teessüf ki, şimdi müthiş yılanların hücumuna maruz bîçare ehl-i ilim ve ehl-i diyanet, sineklerin ısırması gibi cüz'î kusurâtı bahane ederek, birbirini tenkitle, yılanların ve zındık münafıkların tahribatlarına ve kendilerini onların eliyle öldürmesine yardım ediyorlar. (Kastamonu Lâhikası, s.186.)

Ey kardeşlerim, sizler biliyorsunuz ki, bizim mesleğimizde, benlik, enaniyet, şan ü şeref perdesi altında makam sahibi olmaktan, öldürücü zehir gibi ondan kaçıyoruz. Onu ihsas eden hâlâttan şiddetle içtinab ediyoruz. (Kastamonu Lâhikası, s. 104.)

Çünkü asıl mesele bu zamanın cihâd-ı mânevîsidir, mânevî tahribâtına karşı sed çekmektir. Bununla dahilî âsâyişe bütün kuvvetimizle yardım etmektir. Evet, mesleğimizde kuvvet var. Fakat bu kuvvet, âsâyişi muhâfaza etmek içindir.

“Hiçbir günahkâr, başkasının günahını yüklenmez. (Fâtır Sûresi: 18.) düsturu ile ki, "Bir câni yüzünden; onun kardeşi, hânedânı, çoluk çocuğu mesûl olamaz." İşte bunun içindir ki, bütün hayatımda bütün kuvvetimle âsâyişi muhâfazaya çalışmışım. Bu kuvvet dahile karşı değil, ancak haricî tecâvüze karşı istimâl edilebilir.

Mezkûr âyetin düsturu ile vazifemiz, dahilideki âsâyişe bütün kuvvetimizle yardım etmektir. Onun içindir ki, âlem-i İslâmda âsâyişi ihlâl edici dahilî muhârebât ancak binde bir olmuştur. O da, aradaki bir içtihad farkından ileri gelmiştir. Ve cihâd-ı mâneviyenin en büyük şartıda vazife-i İlâhiyeye karışmamaktır ki, "Bizim vazifemiz hizmettir; netice Cenâb-ı Hakka âittir; biz vazifemizi yapmakla mecbur ve mükellefız. (Emirdağ Lâhikası-II, s. 213-214.)

Bediüzzaman Said Nursi

Hiç yorum yok: