Bismillahirrahmanirrahim
Kur’ân;
• Şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi,
• ve âyât-ı tekviniyeyi okuyan mütenevvi dillerinin tercüman-ı ebedîsi,
• ve şu âlem-i gayb ve şehadet kitabının müfessiri,
• ve zeminde ve gökte gizli esmâ-i İlâhiyenin mânevî hazinelerinin keşşâfı,
• ve sutûr-u hâdisâtın altında muzmer hakaikın miftahı,
• ve âlem-i şehadette âlem-i gaybın lisanı,
• ve şu âlem-i şehadet perdesi arkasında olan ve âlem-i gayb cihetinden gelen iltifâtât-ı ebediye-i Rahmâniye ve hitâbât-ı ezeliye-i Sübhaniyenin hazinesi,
• ve şu İslâmiyet âlem-i mânevîsinin güneşi, temeli, hendesesi,
• ve avâlim-i uhreviyenin mukaddes haritası,
• ve zat ve sıfât ve esmâ ve şuûn-u İlâhiyenin kavl-i şârihi, tefsir-i vâzıhı, bürhan-ı kàtıı, tercüman-ı sâtıı,
• ve şu âlem-i insaniyetin mürebbîsi ve insaniyet-i kübra olan İslâmiyetin mâ ve ziyâsı,
• ve nev-i beşerin hikmet-i hakikiyesi,
• ve insaniyeti saadete sevk eden hakikî mürşidi ve hâdîsi,
• ve insanlara
hem bir kitab-ı şeriat,
hem bir kitab-ı dua,
hem bir kitab-ı hikmet,
hem bir kitab-ı ubudiyet,
hem bir kitab-ı emir ve dâvet,
hem bir kitab-ı zikir,
hem bir kitab-ı fikir,
• hem insanın bütün hâcât-ı mâneviyesine merci olacak çok kitapları tazammun eden tek, câmi bir kitâb-ı mukaddes,
• hem bütün evliya ve sıddîkînin ve urefa ve muhakkıkînin muhtelif meşreplerine ve ayrı ayrı mesleklerine, herbirindeki meşrebin mezâkına lâyık ve o meşrebi tenvir edecek ve herbir mesleğin mesâkına muvafık ve onu tasvir edecek birer risale ibraz eden mukaddes bir kütüphane hükmünde bir kitâb-ı semavîdir.
Kur’ân, Arş-ı Âzamdan, İsm-i Âzamdan, her ismin mertebe-i âzamından geldiği için, On İkinci Sözde beyan ve ispat edildiği gibi, Kur’ân, bütün âlemlerin Rabbi itibarıyla Allah’ın kelâmıdır.
• Hem bütün mevcudatın İlâhı ünvanıyla Allah’ın fermanıdır.
• Hem bütün semavât ve arzın Hâlıkı namına bir hitaptır.
• Hem rububiyet-i mutlaka cihetinde bir mükâlemedir.
• Hem saltanat-ı âmme-i Sübhaniye hesabına bir hutbe-i ezeliyedir.
• Hem rahmet-i vâsia-i muhîta nokta-i nazarında bir defter-i iltifâtât-ı Rahmâniyedir.
• Hem ulûhiyetin azamet-i haşmeti haysiyetiyle, başlarında bazan şifre bulunan bir muhabere mecmuasıdır.
• Hem İsm-i Âzamın muhîtinden nüzul ile Arş-ı Âzamın bütün muhâtına bakan ve teftiş eden hikmet-feşan bir kitab-ı mukaddestir.
• Ve şu sırdandır ki, Kelâmullah ünvanı, kemâl-i liyakatle Kur’ân’a verilmiş ve daima da veriliyor. (İşaratül İcaz)
Bediüzzaman Said Nursi
Kur’ân;
• Şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi,
• ve âyât-ı tekviniyeyi okuyan mütenevvi dillerinin tercüman-ı ebedîsi,
• ve şu âlem-i gayb ve şehadet kitabının müfessiri,
• ve zeminde ve gökte gizli esmâ-i İlâhiyenin mânevî hazinelerinin keşşâfı,
• ve sutûr-u hâdisâtın altında muzmer hakaikın miftahı,
• ve âlem-i şehadette âlem-i gaybın lisanı,
• ve şu âlem-i şehadet perdesi arkasında olan ve âlem-i gayb cihetinden gelen iltifâtât-ı ebediye-i Rahmâniye ve hitâbât-ı ezeliye-i Sübhaniyenin hazinesi,
• ve şu İslâmiyet âlem-i mânevîsinin güneşi, temeli, hendesesi,
• ve avâlim-i uhreviyenin mukaddes haritası,
• ve zat ve sıfât ve esmâ ve şuûn-u İlâhiyenin kavl-i şârihi, tefsir-i vâzıhı, bürhan-ı kàtıı, tercüman-ı sâtıı,
• ve şu âlem-i insaniyetin mürebbîsi ve insaniyet-i kübra olan İslâmiyetin mâ ve ziyâsı,
• ve nev-i beşerin hikmet-i hakikiyesi,
• ve insaniyeti saadete sevk eden hakikî mürşidi ve hâdîsi,
• ve insanlara
hem bir kitab-ı şeriat,
hem bir kitab-ı dua,
hem bir kitab-ı hikmet,
hem bir kitab-ı ubudiyet,
hem bir kitab-ı emir ve dâvet,
hem bir kitab-ı zikir,
hem bir kitab-ı fikir,
• hem insanın bütün hâcât-ı mâneviyesine merci olacak çok kitapları tazammun eden tek, câmi bir kitâb-ı mukaddes,
• hem bütün evliya ve sıddîkînin ve urefa ve muhakkıkînin muhtelif meşreplerine ve ayrı ayrı mesleklerine, herbirindeki meşrebin mezâkına lâyık ve o meşrebi tenvir edecek ve herbir mesleğin mesâkına muvafık ve onu tasvir edecek birer risale ibraz eden mukaddes bir kütüphane hükmünde bir kitâb-ı semavîdir.
Kur’ân, Arş-ı Âzamdan, İsm-i Âzamdan, her ismin mertebe-i âzamından geldiği için, On İkinci Sözde beyan ve ispat edildiği gibi, Kur’ân, bütün âlemlerin Rabbi itibarıyla Allah’ın kelâmıdır.
• Hem bütün mevcudatın İlâhı ünvanıyla Allah’ın fermanıdır.
• Hem bütün semavât ve arzın Hâlıkı namına bir hitaptır.
• Hem rububiyet-i mutlaka cihetinde bir mükâlemedir.
• Hem saltanat-ı âmme-i Sübhaniye hesabına bir hutbe-i ezeliyedir.
• Hem rahmet-i vâsia-i muhîta nokta-i nazarında bir defter-i iltifâtât-ı Rahmâniyedir.
• Hem ulûhiyetin azamet-i haşmeti haysiyetiyle, başlarında bazan şifre bulunan bir muhabere mecmuasıdır.
• Hem İsm-i Âzamın muhîtinden nüzul ile Arş-ı Âzamın bütün muhâtına bakan ve teftiş eden hikmet-feşan bir kitab-ı mukaddestir.
• Ve şu sırdandır ki, Kelâmullah ünvanı, kemâl-i liyakatle Kur’ân’a verilmiş ve daima da veriliyor. (İşaratül İcaz)
Bediüzzaman Said Nursi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder