Bismillahirrahmanirrahim
Şuhûr-u selâse çok kıymettardır;
leyle-i Kadrin sırrıyla seksen sene bir ömrü
kazandıracak bir vakitte, en iyi, en efdal şeylerle meşgul olmak lâzım
geliyor. İnşaallah, Kur'ân'a ait mesâille iştigal, bir nevi
mânevî mütefekkirane Kur'ân okumak hükmündedir.
Hem ibadet,
hem ilim,
hem marifet,
hem tefekkür,
hem
kıraat-i Kur'ân
mânâları risalelerin istinsah ve
mütalâalarında vardır itikadındayız. Zaten bu ciheti siz takdir etmişsiniz.
(Barla Lahikası sh. 176)
Üçayların manevi pazarından herkes istifade eder
ve etmeli.
Şuhur-u selâse ve muharremede âlem-i İslamın manevi havası, umum ehl-i imanın
ahiret kazancına ve ticaretine ciddi teveccühleri ve himmetleri ve tenvirleri o
havayı sâfileştiriyor, güzelleştiriyor, müthiş
ârızalara ve fırtınalara mukabele ediyor. Herkes o sayede ve
sayesinde derecesine göre istifade eder.
Fakat o şuhur-u mübareke
gittikten sonra, âdeta o ahiret ticaretinin meşheri ve pazarı değiştiği gibi,
dünya sergisi açılmaya başlıyor. Ekser himmetler, bir derece vaziyeti değişiyor.
Havayı tesmim eden buharat-ı müzahrefe o manevi havayı bozar. Herkes derecesine
göre ondan zedelenir.
Bu havanın zararından kurtulmak çaresi, Risale-i
Nur'un gözüyle bakmak ve ne kadar müşkilât ziyadeleşse, kudsi vazife itibarıyla
daha ziyade ciddiyet ve şevkle hareket etmektir. Çünkü başkaların füturu ve
çekilmesi, ehl-i himmetin şevkini, gayretini ziyadeleştirmeye sebeptir. Zira,
gidenlerin vazifelerini de bir derece yapmaya kendini mecbur bilir ve
bilmelidirler. (Kastamonu L. Sh.41)
Bediüzzaman Said
Nursi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder