Translate

Mevlânâ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mevlânâ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mart 2014 Cumartesi

Üstadım Mevlânâ'yı ziyaret için Konya'ya gitmiştim

Bismillahirrahmanirrahim
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
En mühim bir mahkemede son sözüm olarak “Mahkeme-i Kübrâya Şekvâ” namıyla yazılan ve Tarihçe-i Hayat’ta birkaç defa neşrolunan ve mahkemede iken Ankara makamatına, Temyiz Mahkemesine ve mahkeme reislerine gönderilen şekvânın sebebi, o hâdisenin acip, garip, küçük bir nümunesi bu defa aynen başıma geldiği için, o “Mahkeme-i Kübrâya Şekvâ”ya bir haşiyecik olarak beyan ediyorum:

26 Mayıs 2013 Pazar

Üstadım Mevlânâ'yı ziyaret için Konya'ya gitmiştim

Bismillahirrahmanirrahim

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
En mühim bir mahkemede son sözüm olarak “Mahkeme-i Kübrâya Şekvâ” namıyla yazılan ve Tarihçe-i Hayat’ta birkaç defa neşrolunan ve mahkemede iken Ankara makamatına, Temyiz Mahkemesine ve mahkeme reislerine gönderilen şekvânın sebebi, o hâdisenin acip, garip, küçük bir nümunesi bu defa aynen başıma geldiği için, o “Mahkeme-i Kübrâya Şekvâ”ya bir haşiyecik olarak beyan ediyorum:

25 Mayıs 2013 Cumartesi

Mevlânâ Celâleddin’in nefsine dediği gibi dedim

Bismillahirrahmanirrahim

Bırak bîçare feryadı, belâdan kıl tevekkül. Zira feryat, belâ-ender hata-ender belâdır bil. Madem öyle, bırak şekvâyı, şükret; çün belâbil, demâ keyfinden güler hep gül mül. Belâ vereni buldunsa eğer, safâ-ender vefâ-ender atâ-ender belâdır bil.

Ger bulmazsan, bütün dünya cefâ-ender fenâ-ender hebâ-ender belâdır bil. Cihan dolu belâ başında varken, ne bağırırsın küçücük bir belâdan, gel tevekkül kıl. Tevekkül ile belâ yüzünde gül, tâ o da gülsün. O güldükçe küçülür, eder tebeddül.

20 Aralık 2012 Perşembe

Üstadlarımdan Mevlânâ Celâleddin gibi dedim

Bismillahirrahmanirrahim

İhtiyarlık sırrıyla, hemen ekseriyet-i mutlaka ile, akran ve ahbabım ve akaribimden yalnız ve garip kaldım. Onlar beni bırakıp âlem-i berzaha gittiklerinden neş’et eden hazin bir gurbeti hissettim.

İşte, şu gurbet içinde ayrı diğer bir daire-i gurbet açıldı. O da, geçen bahar gibi alâkadar olduğum ekser mevcudat beni bırakıp gittiklerinden hâsıl olan firkatli bir gurbeti hissettim.

Ve şu gurbet içinde bir daire-i gurbet daha açıldı ki, vatanımdan ve akaribimden ayrı düşüp yalnız kaldığımdan tevellüt eden firkatli bir gurbeti hissettim.