Translate

ile etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ile etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ocak 2014 Cuma

İslamiyetin kuvveti ile umumi barış gelecek

Bismillahirrahmanirrahim 

Bizim muradımız, medeniyetin mehasini ve beşere menfaati bulunan iyiliklerdir. Yoksa, medeniyetin günahları, seyyiatları değil ki; ahmaklar, o seyyiatları, o sefahetleri mehasin zannedip, taklit edip, malımızı harap ettiler.

30 Kasım 2013 Cumartesi

Rızık, güç, kuvvet ve iktidar ile ters orantılıdır

Bismillahirrahmanirrahim
Evet, bilmüşahede görünüyor ki, rızık, iktidar ve ihtiyar ile mâkûsen mütenasiptir. Meselâ, daha dünyaya gelmeden evvel bir yavru, rahm-ı mâderde ihtiyar ve iktidardan bütün bütün mahrum olduğu bir zamanda, ağzını kımıldatacak kadar muhtaç olmayacak bir surette rızkı veriliyor.

22 Ağustos 2013 Perşembe

Elmayı 'Elhamdülillâh' ile yiyen adam, ilân eder ki

Bismillahirrahmanirrahim

Hem şükür içinde sâfi bir İmân var; hâlis bir tevhid bulunur.

Çünkü, bir elmayı yiyen ve "Elhamdülillâh" diyen adam, o şükürle ilân eder ki: "O elma doğrudan doğruya dest-i kudretin yadigârı ve doğrudan doğruya hazine-i rahmetin hediyesidir" demesiyle ve itikad etmesiyle, herşeyi, cüz'î olsun küllî olsun, Onun dest-i kudretine teslim ediyor.

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Aleviler, Ehl-i Beyt ile İslamiyete bağlanıyor

Bismillahirrahmanirrahim

Çok aziz ve sıddık, kahraman Sabri,
Cenâb-ı Hak, Galip Bey gibi çok fedakârları İslâm ordusunda yetiştirsin. Bu zât, garpta, aynı şarkta Hulûsi Bey gibi imana hizmet ediyor. Tarikat cihetiyle ehl-i imanı dalâletten çekmeye çalışıyor. Bu zât, eskiden beri Risale-i Nur’u görmeden Nur mesleğinde hareket etmeye çalışmış. Sonra Nurlarla münasebeti kuvvetleştiği zaman, daha ziyade hizmet edebilir. Fakat Nurun mesleği, hakikat ve sünnet-i seniye ve feraize dikkat ve büyük günahlardan çekinmek esastır; tarikate ikinci, üçüncü derecede bakar.

13 Temmuz 2013 Cumartesi

İki tâğut ile mücadelem var. Biri ene, diğeri tabiat

Bismillahirrahmanirrahim

İ’lem eyyühe’l-aziz!

Otuz seneden beri iki tâğut ile mücadelem vardır. Biri insandadır, diğeri âlemdedir. Biri ene’dir, diğeri tabiattır.

Birinci tâğutu gayr-ı kastî, gölgevâri bir ayine gibi gördüm. Fakat o tâğutu kasten veya bizzat nazar-ı ehemmiyete alanlar, Nemrud ve Firavun olurlar.

18 Mayıs 2013 Cumartesi

İslam alemi üç aylar ile arızalara mukabele eder

Bismillahirrahmanirrahim

Üçayların manevi pazarından herkes istifade eder ve etmeli.

Şuhur-u selâse ve muharremede âlem-i İslamın manevi havası, umum ehl-i imanın ahiret kazancına ve ticaretine ciddi teveccühleri ve himmetleri ve tenvirleri o havayı sâfileştiriyor, güzelleştiriyor, müthiş ârızalara ve fırtınalara mukabele ediyor. Herkes o sayede ve sayesinde derecesine göre istifade eder.

28 Mart 2013 Perşembe

Mesleğimiz ehl-i bid’a ile meşgul olmaya müsaade etmez

Bismillahirrahmanirrahim

Hâfız Ali’nin ihlâsından gelen ifadesi ve Hüsrev’i fevkalâde ihlâs noktasında takdir etmesi ve Hüsrev de, gayet büyük ve bâki bir hissesini bırakıp, benim eskiden beri tekrar ettiğim bir dâvâm—ki, Risale-i Nur’un hakikî şakirtleri, hizmet-i imaniyeyi herşeyin fevkinde görür; kutbiyet de verilse ihlâs için hizmetkârlığı tercih eder—beni o dâvâda bilfiil tasdik etmesi cihetinden, bütün kuvvetimizle bu gibi kardeşlerimizi tebrik ediyoruz.

19 Mart 2013 Salı

Medeniyet-i sefihe ile gaflet perdesi pek kalınlaşmış

Bismillahirrahmanirrahim

İ’lem eyyühe’l-aziz!

Küre-i arzı bir köy şekline sokan şu medeniyet-i sefihe ile gaflet perdesi pek kalınlaşmıştır. Tâdili, büyük bir himmete muhtaçtır.

Ve keza, beşeriyet ruhundan dünyaya nâzır pek çok menfezler açmıştır. Bunların kapatılması, ancak Allah’ın lütfuna mazhar olanlara müyesser olur. (Mesnevi-i Nuriye, Habbe)

21 Ocak 2013 Pazartesi

Gelecek, sinema ile gösterilse ağlarlardı

Bismillahirrahmanirrahim

Madem ehl-i iman ve taat, göz önünde gördüğü kabri bir hazine-i ebediyeye, bir saadet-i lâyezâlîye kendisi hakkında bir kapı olduğunu ve o ezelî mukadderat piyangosundan milyarlar altın ve elmasları kazandıracak bir bilet dahi iman vesikasıyla ona çıkmış; her vakit “Gel, biletini al” diye beklemesinden, derin, esaslı, hakikî lezzet ve zevk-i mânevî öyle bir lezzettir ki, eğer tecessüm etse ve o çekirdek bir ağaç olsa, o adama hususî bir cennet hükmüne geçtiği halde, o zevk ve lezzet-i azîmeyi terk edip, gençlik saikasıyla, o hadsiz elemlerle âlûde zehirli bir bala benzeyen sefihâne ve heveskârâne, muvakkat bir lezzet-i gayr-ı meşruayı ihtiyar eden, hayvandan yüz derece aşağı düşer. Ecnebî dinsizleri gibi de olamaz. Çünkü onlar Peygamberi inkâr etseler, diğerlerini tanıyabilirler. Peygamberleri bilmeseler de Allah’ı tanıyabilirler. Allah’ı bilmeseler de, kemâlâta medar olacak bazı güzel hasletler bulunabilir.

5 Ocak 2013 Cumartesi

Sünnet-i Seniyyeye ile fâni ömür bâki meyveler verir

Bismillahirrahmanirrahim

Ey nefis!

Az bir ömürde hadsiz bir amel-i uhrevî istersen;
ve herbir dakika-i ömrünü bir ömür kadar faideli görmek istersen;
ve âdetini ibadete
ve gafletini huzura kalb etmeyi seversen, Sünnet-i Seniyyeye ittibâ et.

Çünkü, bir muamele-i şer’iyeye tatbik-i amel ettiğin vakit, bir nevi huzur veriyor, bir nevi ibadet oluyor, uhrevî çok meyveler veriyor.

23 Kasım 2012 Cuma

Kalp, Allah Allah zikri ile delinirse firavunlaşamaz

Bismillahirrahmanirrahim

İ’lem eyyühe’l-aziz!

Tohum olacak bir habbenin kalbi, yani içi delindiği zaman, elbette sümbüllenip neşvünemâ bulamaz, ölür gider. Kezâlik, ene ile tâbir edilen enâniyetin kalbi, “Allah Allah” zikrinin şuâ ve hararetiyle yanıp delinirse, büyüyüp gafletle firavunlaşamaz. Ve Hâlık-ı Semâvat ve Arza isyan edemez. O zikr-i İlâhî sâyesinde ene mahvolur.

19 Kasım 2012 Pazartesi

Aleviler, Ehl-i Beyt ile İslamiyete bağlanıyor

Bismillahirrahmanirrahim

Çok aziz ve sıddık, kahraman Sabri,
Cenâb-ı Hak, Galip Bey gibi çok fedakârları İslâm ordusunda yetiştirsin. Bu zât, garpta, aynı şarkta Hulûsi Bey gibi imana hizmet ediyor. Tarikat cihetiyle ehl-i imanı dalâletten çekmeye çalışıyor. Bu zât, eskiden beri Risale-i Nur’u görmeden Nur mesleğinde hareket etmeye çalışmış. Sonra Nurlarla münasebeti kuvvetleştiği zaman, daha ziyade hizmet edebilir. Fakat Nurun mesleği, hakikat ve sünnet-i seniye ve feraize dikkat ve büyük günahlardan çekinmek esastır; tarikate ikinci, üçüncü derecede bakar.

Galip kardeşimiz, Alevîler içinde Kadirî, Şâzelî, Rüfâî tarikatlerinin bir hülâsasını sünnet-i seniye dairesinde Hulefa-yı Râşidîn, Aşere-i Mübeşşereye ilişmemek şartıyla, muhabbet-i Âl-i Beyt dairesinde bir tarikat dersi vermesini düşünüyor.

15 Ağustos 2012 Çarşamba

Kur'an zekat emri ve faiz yasağı ile tedavi eder


Bismillahirrahmanirrahim

İşârâtü’l-İ’câz’da ispat edildiği gibi, bütün ihtilâlât-ı beşeriyenin madeni bir kelime olduğu gibi, bütün ahlâk-ı seyyienin menbaı dahi bir kelimedir.

Birinci kelime: “Ben tok olayım; başkası açlıktan ölse bana ne!”

İkinci kelime: “Sen çalış, ben yiyeyim.”

Evet, hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede havas ve avam, yani zenginler ve fakirler, muvazeneleriyle rahatla yaşarlar. O muvazenenin esası ise, havas tabakasında merhamet ve şefkat, aşağısında hürmet ve itaattir.

26 Haziran 2012 Salı

Otuz senedir iki tâğut ile mücadelem vardır


Bismillahirrahmanirrahim

İ’lem eyyühe’l-aziz!

Otuz seneden beri iki tâğut ile mücadelem vardır. Biri insandadır, diğeri âlemdedir. Biri ene’dir, diğeri tabiattır. Birinci tâğutu gayr-ı kastî, gölgevâri bir ayine gibi gördüm. Fakat o tâğutu kasten veya bizzat nazar-ı ehemmiyete alanlar, Nemrud ve Firavun olurlar.

İkinci tâğut ise, onu İlâhî bir san’at, Rahmânî bir sıbğat, yani nakışlı bir boya şeklinde gördüm. Fakat gaflet nazarıyla bakılırsa, tabiat zannedilir ve maddiyunlarca bir ilâh olur. Maahaza, o tabiat zannedilen şey, İlâhî bir san’attır. Cenâb-ı Hakka hamd ve şükürler olsun ki, Kur’ân’ın feyziyle, mezkûr mücadelem her iki tâğutun ölümüyle ve her iki sanemin kırılmasıyla neticelendi.

19 Haziran 2012 Salı

Rızık, iktidar ve irade ile ters orantılıdır


Bismillahirrahmanirrahim

Evet, bilmüşahede görünüyor ki, rızık, iktidar ve ihtiyar ile mâkûsen mütenasiptir. Meselâ, daha dünyaya gelmeden evvel bir yavru, rahm-ı mâderde ihtiyar ve iktidardan bütün bütün mahrum olduğu bir zamanda, ağzını kımıldatacak kadar muhtaç olmayacak bir surette rızkı veriliyor.

Sonra, dünyaya geldiği vakit, iktidar ve ihtiyar yok, fakat bir derece istidadı ve bilkuvve bir hissi olduğundan, yalnız ağzını yapıştırmak kadar bir harekete ihtiyaç ile en mükemmel ve en mugaddî ve hazmı en kolay ve en lâtif bir surette ve en acip bir fıtratta, memeler musluğundan ağzına veriliyor.

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Üç aylar ile İslam alemi arızalara mukabe eder


Bismillahirrahmanirrahim

Şuhûr-u selâse çok kıymettardır; leyle-i Kadrin sırrıyla seksen sene bir ömrü kazandıracak bir vakitte, en iyi, en efdal şeylerle meşgul olmak lâzım geliyor. İnşaallah, Kur'ân'a ait mesâille iştigal, bir nevi mânevî mütefekkirane Kur'ân okumak hükmündedir.

Hem ibadet,
hem ilim,
hem marifet,
hem tefekkür,
hem kıraat-i Kur'ân

mânâları risalelerin istinsah ve mütalâalarında vardır itikadındayız. Zaten bu ciheti siz takdir etmişsiniz. (Barla Lahikası sh. 176)

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Kur'an nuru ile ölümün yüzünde şunu gördüm


Bismillahirrahmanirrahim

Cenâb-ı Hakka yüz bin şükür olsun ki, ayn-ı dert içinde dermanı buldum. Ayn-ı zulmet içinde nuru buldum. Ayn-ı dehşet içinde teselliyi buldum.

En evvel, herkesi korkutan, en korkunç tevehhüm edilen ölümün yüzüne baktım. Nur-u Kur’ân ile gördüm ki, ölümün peçesi gerçi karanlık, siyah, çirkin ise de, fakat mü’min için asıl siması nuranîdir, güzeldir gördüm. Ve çok risalelerde bu hakikati kat’î bir surette ispat etmişiz.

Sekizinci Söz ve Yirminci Mektup gibi çok risalelerde izah ettiğimiz gibi; Ölüm, idam değil, firak değil, belki hayat-ı ebediyenin mukaddemesidir, mebdeidir. Ve vazife-i hayat külfetinden bir paydostur, bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Berzah âlemine göçmüş kafile-i ahbaba kavuşmaktır.

2 Mayıs 2012 Çarşamba

Bir damla su deniz ile aynıdır


Bismillahirrahmanirrahim

İ’lem eyyühe’l-aziz!

Bir katre su, bir deniz suyu ile müttehiddir. Çünkü ikisi de sudur. Nehir suyu ile de müttehiddir. Çünkü, ikisinin de menşeleri semâdır.

Ve keza, bir küçük balık, balina balığı ile müttehiddir. Çünkü ünvanları birdir.

Kezâlik, esmâ-i İlâhiyeden bir hüceyreye veya bir mikroba tecellî eden bir isim, kâinatı ihata eden isim ile müttehiddir. Çünkü müsemmâları birdir. Meselâ: Bütün kâinata taalluk ve tecellî eden Alîm ismiyle bir zerreye taallûk eden Hâlık ismi, müsemmâda müttehiddirler. Hurma ağacına taallûk eden Musavvir ismiyle de, semeresine taallûk ve tecellî eden Münşi ismi, müsemmâda müttehiddirler.

14 Aralık 2011 Çarşamba

Zemin ile gök bir hükümetin iki memleketi gibi

Bismillahirrahmanirrahim

İKİNCİ BASAMAK

Zemin ile gökler, bir hükûmetin iki memleketi gibi birbirine alâkadardırlar. Ortalarında ehemmiyetli irtibat ve mühim muameleler vardır. Zemine lâzım olan ziya, hararet ve bereket ve rahmet gibi şeyler semâdan geliyor, yani gönderiliyor.

Vahye istinad eden bütün edyân-ı semâviyenin icmâı ile ve şuhuda istinad eden bütün ehl-i keşfin tevatürüyle, melâike ve ervah semâdan zemine geliyorlar.

15 Kasım 2011 Salı

Her olay ya bizzat ya neticesi ile güzeldir

Bismillahirrahmanirrahim

اَحْسَنَ كُلَّ شَىْءٍ خَلَقَهُ (1 âyetinin bir sırrını izah eder. Şöyle ki:

Herşeyde, hattâ en çirkin görünen şeylerde, hakikî bir hüsün ciheti vardır. Evet, kâinattaki herşey, her hadise, ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir; veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir. Bir kısım hadiseler var ki, zahiri çirkin, müşevveştir. Fakat o zahirî perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar var. Ezcümle:

Bahar mevsiminde fırtınalı yağmur, çamurlu toprak perdesi altında, nihayetsiz güzel çiçek ve muntazam nebâtâtın tebessümleri saklanmış.