Translate

ediyorum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ediyorum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Mayıs 2013 Salı

Said Nursi:İttihad-ı İslam'ı şöyle tarif ediyorum


Bismillahirrahmanirrahim 
Sual: Dâima İttihad-ı İslâmdan bahsedersin. Sen bize tarif et.
Cevap: İki Mekteb-i Musibet Şehadetnamesi ismindeki eserimde tarif etmişim. Şimdi ileride o kasr-ı muallânın bir taşını, bir nakşını göstereceğim.
İşte,
kâbe-i saadetimiz olan ittihad-ı münevver-i İslâmın Hacerül-Esved'i, Kâbe-i Mükerremedir;

21 Nisan 2013 Pazar

İdamla da mahkûm etseler hakkımı helâl ediyorum

Bismillahirrahmanirrahim

Evvelâ: Mahkemeye beyan ediyorum ki, bu yeni iddianame de Denizli ve Eskişehir mahkemelerimizdeki o eski iddianamelere ve aleyhimizde sathî ehl-i vukufların sathî tahkikatlarına bina edildiğinden, mahkemenizde dâvâ ettim ki: Bu iddianamenin yüz yanlışını ispat etmezsem, yüz sene cezaya razıyım. İşte o dâvâmı ispat ettim. Yüzden ziyade yanlışların cetvelini isterseniz takdim edeceğim.

8 Nisan 2013 Pazartesi

Denizli Mezaristanını tebrik ediyorum

Bismillahirrahmanirrahim

Aziz, sıddık kardeşlerim,

لِكُلِّ مُصِيبَةٍ :

(إِنَّا ِللهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ) (*)
Ben hem kendimi, hem sizi, hem Risale i Nur’u tâziye ve merhum Hâfız Ali’yi ve Denizli Mezaristanını tebrik ediyorum.

13 Eylül 2012 Perşembe

İttihad-ı İslam'ı şöyle tarif ediyorum


Bismillahirrahmanirrahim

Sual: Dâima İttihad-ı İslâmdan bahsedersin. Sen bize tarif et.

Cevap: İki Mekteb-i Musibet Şehadetnamesi ismindeki eserimde tarif etmişim. Şimdi ileride o kasr-ı muallânın bir taşını, bir nakşını göstereceğim.
İşte, kâbe-i saadetimiz olan ittihad-ı münevver-i İslâmın Hacerül-Esved'i, Kâbe-i Mükerremedir;
ve dürret-i beyzâsı, Ravza-i Mutahharadır;
Mekke-i Mükerremesi, Ceziretü'l-Araptır;
medine-i medeniyet-i münevveresi, tam hürriyet-i şer'iyeyi tatbik eden Devlet-i Osmaniyedir.

21 Mart 2012 Çarşamba

Sevgili Nur talebelerine beyan ediyorum ki


Bismillahirrahmanirrahim

Muhterem, sevgili, mübarek kardeşlerim Risale-i Nur talebelerine beyan ediyorum ki:

Risale-i Nur, nurdan bir ibrişimdir ki, kâinat ve kâinattaki mevcudatın tesbihatları onda dizilmiştir.

Risale-i Nur âhize ve nâkile ile mücehhez bir radyo-yu Kur’âniyedir ki, onun tel ve lâmbaları, âyine, tel ve bataryaları hükmündeki satırları, kelimeleri, harfleri öyle intizamkârane ve îcazdârâne bast edilmiştir ki, yarın her ilim ve fen adamları ve her meşrep ve meslek sahipleri, ilim ve iktidarları miktarında âlem-i gayb ve âlem-i şehadetten ve ruhaniyat âleminden ve kâinattaki cereyan eden her hâdisattan haberdar olabilir.

Risale-i Nur mü’minlere; Kur’ân’dan hedâyâ-yı hidâyet, kevneyn-i saadet, mazhar-ı şefaat ve feyz-i Rahmândır.

Bir harfe dokunmayı günah telakki ediyorum


Bismillahirrahmanirrahim

Bu uzun fıkra Hulûsi Beyindir.

(2)  وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ  (1)  بِاسْمِهِ
(3) اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ الْمَلَكِ وَاْلاِنْسِ وَالْجَانِّ

Eyyühe’l-Üstadü’l-Azîz,

Yirmi Sekizinci Mektubun Dördüncü Meselesini dört gün evvel, İkinci ve Üçüncü Meselesini ve melfuflarını dün almakla bahtiyar oldum.

Evvelâ: Muhterem Sabri Efendinin, hakk-ı âcizîde ibraz buyurduğu azîm teveccüh ve takdîr-i Üstadâneleriyle de müsbet tevazuları münasebetiyle birkaç söz söylemeye müsaadenizi rica ediyorum. Şöyle ki:

4 Ekim 2011 Salı

Bu imansız kitleye karşı mücadele ediyorum

Bismillahirrahmanirrahim

Birtek gayem vardır: O da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz.

Bu ses, âlem-i İslâmın iman esaslarını zedeliyor. Halkı, bilhassa gençleri imansız yaparak kendisine bağlıyor.

Ben bütün mevcudiyetimle bunlarla mücâdele ederek gençleri ve Müslümanları imana dâvet ediyorum.

Bu imansız kitleye karşı mücadele ediyorum.

Bu mücahedemle inşaallah Allah huzuruna girmek istiyorum.

9 Mayıs 2011 Pazartesi

O ikinci Avrupa'ya hitap ediyorum

Bismillahirrahmanirrahim

Avrupa ikidir. Birisi, İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyizle hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi san'atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden bu birinci Avrupa'ya hitap etmiyorum.

Belki, felsefe-i tabiiyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyiâtını mehâsin zannederek beşeri sefâhete ve dalâlete sevk eden bozulmuş ikinci Avrupa'ya hitap ediyorum. Şöyle ki:

O zaman, o seyahat-i ruhiyede, mehâsin-i medeniyet ve fünun-u nâfiadan başka olan mâlâyâni ve muzır felsefeyi ve muzır ve sefih medeniyeti elinde tutan Avrupa'nın şahs-ı mânevîsine karşı demiştim: